İnsanlar ekmek alacak para bulamıyor. Bir şeyi sanat için yapıyorsanız gözünüz para görmez.
Bizim buradaki amacımız paragöz olmak, milyarlarca doların havada uçuşması değil. Bizim amacımız para ile sanatsal üretim arasında hassas bir denge tutturmak. Bu sayede hem sanatsal üretimi (altyazı çevirisi yani) teşvik etmek, hem de bu üretimi olabilecek en düşük maliyetle gerçekleştirerek, ekonomik sıkıntılar içindeki sinemasever halkımızın cebine yük olmamak. Kitaplar, romanlar yayınlayan sizin bile paraya ihtiyacınız var, yoksa açlıktan ölürsünüz. Sanatçı, mesela bir roman yazarı, para, ekmek, su, oksijen tüketmeyen, yücelerde yaşayan ulvi bir yaratık değildir. O da sizin bizim gibi, etten kemikten bir insan evladıdır. Mesela Ahlat Ağacı filminde ana karakter Sinan bir roman yazar ancak bunu yayınlayacak parası yoktur. Kitabı yayınlayabilmek için "Gerekirse çöpçülük bile yaparım" der. Ancak kimse ona para vermez. Beğensek de beğenmesek de, para ile sanatsal üretim arasında bir ilişki mevcut. James Cameron'un Titanic filmi için "200 milyon dolarlık sanat filmi" diyenler var. Peki ama bu başyapıt 200 milyon dolar olmadan çekilebilir miydi? Pek sanmıyorum.